ruh mahalli
Havuzun başındayım. Herkes uyumuş, yalnızca ışıklar ve ben varım. Böyle anlarda hayat bana bazen bitmeyen bir cinayet romanı gibi görünür. Sayfalar ilerledikçe insanlar azalır ama şüpheliler hiçbir zaman eksilmez. Çünkü insan, başkalarını öldürmekten çok kendi ruhunu ve bazen de birbirinin ruhunu öldürür. Ve buna devam eder.. Her insan, içinde bir cinayet mahalli taşır. Anılar buna en açık örnektir. İlk zamanlarda kalbi ısıtan, bizi hayata bağlayan tanıklardır. Fakat zamanla acı vermeye, kanatmaya başlarlar. Bu yüzden çoğu kez onları bir dondurucuya atarız. Çünkü biliriz ki ceset soğukta çürümez. Fakat ruh soğukta yavaş yavaş çözülür; canlı kalmaz, sadece kırılganlaşır. Donmuş bir hatıra ilk dokunuşta cam gibi paramparça olur. Hayaller de aynı kaderi paylaşır. Birçoğundan imkansızlıklar yüzünden vazgeçeriz. Bu, aslında bir tür nefsi müdafaadır. Hayatta kalabilmek için hayallerimizi feda ederiz. Onları ellerimizle gömeriz. Vazgeçiş, bir savunma biçimidir ama aynı zamanda bir ...