ruh mahalli

Havuzun başındayım. Herkes uyumuş, yalnızca ışıklar ve ben varım. Böyle anlarda hayat bana bazen bitmeyen bir cinayet romanı gibi görünür. Sayfalar ilerledikçe insanlar azalır ama şüpheliler hiçbir zaman eksilmez. Çünkü insan, başkalarını öldürmekten çok kendi ruhunu ve bazen de birbirinin ruhunu öldürür. Ve buna devam eder..


Her insan, içinde bir cinayet mahalli taşır. Anılar buna en açık örnektir. İlk zamanlarda kalbi ısıtan, bizi hayata bağlayan tanıklardır. Fakat zamanla acı vermeye, kanatmaya başlarlar. Bu yüzden çoğu kez onları bir dondurucuya atarız. Çünkü biliriz ki ceset soğukta çürümez. Fakat ruh soğukta yavaş yavaş çözülür; canlı kalmaz, sadece kırılganlaşır. Donmuş bir hatıra ilk dokunuşta cam gibi paramparça olur.


Hayaller de aynı kaderi paylaşır. Birçoğundan imkansızlıklar yüzünden vazgeçeriz. Bu, aslında bir tür nefsi müdafaadır. Hayatta kalabilmek için hayallerimizi feda ederiz. Onları ellerimizle gömeriz. Vazgeçiş, bir savunma biçimidir ama aynı zamanda bir kayıptır. Her kayıp, içimizde yeni bir mezar açar.


Ve sonra aşk gelir. En büyük cinayetlerin işlendiği yer burasıdır. Aşk başta can verir, bizi hayata bağlar ama bir süre sonra en derin yaraları da o açar. Çünkü insan çoğu zaman sevdiğini değil, sevgiye olan inancını kaybeder. Sevmek cesarettir, kaybetmekse bir idam. Bazen sevdiğimiz kişide kendi ruhumuzu öldürürüz, bazen de onların elleriyle canımızı teslim ederiz. Aşk, kanı görünmez bir bıçaktır; çünkü açtığı yaralar başkasının gözünde iz bırakmaz. Kimse görmez, kimse anlamaz. Ama insan, kendi içinde yavaş yavaş kan kaybeder…


En korkunç cinayetlerden birisidir insanın ruhlara yaptığı. Çünkü bu cinayetin kaydı tutulmaz, soruşturması yapılmaz, faili bulunmaz. Ve biz, her gün biraz daha, hem kendi ruhlarımızın katili hem de kendi yarım kalmış hayallerimizin yaşayan cesedi olarak dolaşırız. Bütün bu suçların üzerini ise gündelik yaşamın normal görünen anomalisi örter.https://drive.google.com/uc?export=view&id=1VaBTA1VU691NeiQar3d26XdxHCs_zP_P

Yorumlar

Popüler Yayınlar