cam kırıklarına vuran güneş

Güneş, ufuktan yavaşça yükselirken kırık cam parçalarına vuruyordu. Her bir parçanın yüzeyinde dans eden ışık, bir mozaik gibi parlıyordu. İşte tam da böyleydi onun yüreği; kırık ama ışığı yansıtan, acıyla dolu ama umudu barındıran. 


Her kalp atışıyla yüreğinde parlayan duygular, derin bir acıya dönüşüyordu. Kalbi hızlandığında, sanki yeni bir kırığın habercisiydi bu sancı. İçindeki bu karanlık, bu tarifsiz hüzün, aşkın yarattığı derin izlerden başka bir şey değildi. Ancak her sancının ardında, her karanlığın ötesinde bir umut saklıydı. 


Bir gün, bu kırık camların arasında bir ışık belirdi. O ışık, yavaşça içini ısıtmaya başladı. Yüreği, bu sıcaklığı hissettikçe yeniden canlanıyordu. Aşkın gücüyle içindeki buzlar eriyor, kırıklar yavaşça onarılıyordu. Her geçen gün, içindeki ışık daha da büyüyordu. Bu ısının etkisiyle yanıp tutuşuyor, sonunda aşkın gün doğumunda huzurla uyuyordu.


Fakat zaman zaman gökyüzü kararır, etrafı  kara bulutlar kaplardı. Yüreği yine dağlanır, eski yaralar sızlamaya başlardı. Ancak bu sefer farklıydı. Artık yalnız değildi. Aşkın iyileştirici gücüyle tanışmıştı. Her ne kadar zaman zaman yaraları yeniden açsa da, o ışık hep oradaydı. İçindeki sıcaklık, aşkın verdiği güçle daima yeniden doğuyordu.


Aşkın şafağı, ona sadece huzur getirmemiş, aynı zamanda tüm yaralarını sarmıştı. Artık kırık cam parçaları arasında kaybolmuyordu. Aksine, her kırık parça, onu daha da güçlü kılan birer hatıra olmuştu. Yüreği artık sadece bir ışık yansıtan bir ayna değil, aynı zamanda kendi ışığını yayan bir güneş olmuştu.

Yorumlar

Popüler Yayınlar